Skip to content
Print Friendly, PDF & Email

Oy Hakkının Kullanılmasında Asgari Yaş Sorunu: Yeni Zelanda Yüksek Mahkemesi Ne Söyledi?

*Doç. Dr., Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi

İnsan haklarının normatif boyutundaki değişimin dikkat çekici örnekleri mahkeme kararlarında gözlemlenebilir. Bu bağlamda yargısal denetimin temel hakların içeriğine nasıl yön verdiğine ışık tutmak insan haklarının korunmasında arzulanan ortak aklın pekişmesine yardımcı olabilir. Bu yazının amacı, bir temel hak olarak oy hakkının kullanılmasında aranan asgari yaş koşulu hakkında güncel bir yargısal gelişmeyi incelemektir.


Oy hakkı ile ilgili kısıtlamalar hem ulusal hem de uluslararası insan hakları koruma mekanizmaları tarafından denetlenmektedir. Örneğin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) seçme/seçilme hakkı ile ilgili içtihadı siyasal katılma olanaklarına getirilen kimi kısıtlamaların demokratik bir toplum için gerekli olup olmadığı ışığında bir değerlendirme içermektedir. Bu tür bir denetimin odak noktası daha ziyade siyasi iktidarların muhalefetin hareket araçlarını elinden almasına engel olmak ya da siyasal katılmanın önündeki fiili engellerin kaldırılmasını teşvik ederek çoğulculuğu desteklemek olarak özetlenebilir.

Ulusal yargı organları (anayasa mahkemeleri/yüksek mahkemeler) ise daha ziyade oy hakkının demokratik ilkelerine zarar veren eylem ve işlemlerin hukuksallığını denetlemekle meşgul olmaktadır. Örneğin seçim çevrelerinin belirlenmesi yetkisinin ırk ayrımcılığı lehine kötüye kullanılması ulusal yüksek yargı organlarının temel sorun alanlarındandır.1 Keza seçim kanunlarında yapılan stratejik değişikliklerin anayasaya uygunluğu da ulusal yüksek mahkemelerin gündemini meşgul etmektedir.2 Nihayet seçilmişlerin siyasi haklarını kullanmaktan mahrum kalma tehlikesi ile karşı karşıya kalması da bu sorun demetine dahildir.3

Oysa seçme hakkının daha nesnel koşullarının yargısal denetime konu olmadığı gözlemlenmektedir. Vatandaşlık, yaş veya kısıtlılık gibi koşullar oy hakkının kullanılması için hemen her ülkede düzenlenen ölçütlerdir. Bunların mahiyetlerinde farklılıklar olmakla birlikte uluslararası literatürde bir insan hakları sorunu yaratacak ölçüde dikkat çektikleri söylenemez.4 Nitekim oy verebilmek için belirlenen asgari yaş koşulu, bugüne kadar insan hakları yazınında bir sorun alanı yaratmamıştır.

Bunun bir istinası Amerikan hukuk tarihinde görülmektedir.Seçmenlik yaşı sorunu ABD’de yargısal denetime konu olmuştur. Bu sorun 1970’de Amerikan Yüksek Mahkemesinin önünde geldiğinde, Mahkeme Kongrenin seçme yaşını 21’den 18’e indirmek için kabul ettiği kanunu anayasa aykırı bulmuştur.5 Bunun üzerine 1971’de kabul edilen bir anayasa değişikliği (Twenty-Sixth Amendment) ile Yüksek Mahkemenin geçit vermediği yaş ölçütü federal anayasaya ile belirlenmiştir.6 Bu sorun federal devlet yapısı ile ilgiliydi, zira Mahkeme federe düzeydeki seçimlerde oy kullanma yaşının Kongre tarafından belirlenmesini anayasaya aykırı bulmuştur. Dolayısıyla yaş federal devlet biçiminden kaynaklanan bir anayasal sorun olarak belirmiştir. Öte yandan o dönem ABD’de kanunla seçmen yaşının düşürülmesi Vietnam savaşı sırasında 18 yaşındaki vatandaşların “savaşacak kadar yaşlı” olduğu ancak “oy verecek kadar yaşlı” olmadığı eleştirisine cevaben gerçekleşmiştir. Nitekim bu yüzden anayasa değişikliği de dört aydan kısa bir sürede kabul edilmiştir ki bu tüm anayasa değişiklikleri içinde en hızlısıdır. 7 Dolayısıyla ABD’de asgari oy verme yaşının belirlenmesine ilişkin yargısal denetimin bir anayasa değişikliği ile sonuçlanması odönemin siyasal koşullarının bir ürünüdür.8

Oysa günümüzde çağdaş demokrasilerde oy verme hakkının kullanılması için 18 yaşın zorunlu olması bir ortak payda haline gelmiştir. Bir diğer ifadeyle oy hakkının yaşa dayalı olarak kısıtlaması, demokratik rejimler arasındaki en büyük uzlaşı alanlarından birini yansıtmaktadır.9 Gerçekten de yürürlükteki 163 anayasanın 116’sında seçme yaşının (ve bazılarında seçilme yaşının da) on sekiz olarak belirlendiği gözlemlenmektedir. Dolayısıyla günümüz anayasalarında yaklaşık %70 oranında oy verme hakkını asgari on sekize sabitleme eğilimi olduğu görülmektedir.10

Bu uzlaşının ilginç bir istisnası kısa süre önce haberlere düşen bir mahkeme kararı ile ortaya çıktı.11 Yeni Zelanda Yüksek Mahkemesi (Supreme Court of New Zealand) 21 Kasım 2022 tarihli kararıyla oy hakkı bakımından ilgi çekici bir anayasaya uygunluk denetimi yapmış ve Yeni Zelanda (YZ) hukukunda seçme yaşının 16 değil de 18 olarak belirlenmesini anayasaya aykırı bulmuştur.12 Kararın hemen ardından Yeni Zelanda başbakanı Mahkemenin yorumuna riayet edeceklerini ve seçme yaşının 16’ya düşürülmesi için hükümetin Parlamentoya bir kanun tasarısı sunacağını açıklamıştır 13 Yazının bundan sonrası, Yeni Zelanda hukukunda beliren seçme yaşı sorununun kısa bir hukuksal tahlilini yapmayı amaçlamaktadır. Bunun için Yüksek Mahkemenin ne dediği ve demediği üzerinde durulacak, oy hakkının kullanılmasında bugüne kadar pek üzerinde durma ihtiyacı yaratmayan 18 yaş koşulunun artık uzlaşmanın dışına taştığı vurgulanacaktır.

Yeni Zelanda Yüksek Mahkemesi bu ilgi çekici kararında ülkenin anayasal düzenine özgü bir denetim yaparak, bir yandan uyuşmazlığın kendisinden önce görüldüğü son yer olan temyiz mahkemesinin kararını bozarken, öte yandan genel ve yerel seçimlerle ilgili kanunların 14seçmen olabilmek için asgari 18 yaşı doldurmuş olmayı öngören düzenlemelerinin anayasaya aykırı olduğunu ilan etmiştir. Bu son işlem ayrıca bir açıklama gerektiriyor. Çünkü YZ dünyadaki sınırlı sayıdaki ülkede görülen “kodifiye edilmemiş” bir anayasaya sahip. Burada YZ Anayasasının “yazısız” olduğunu söylemekten bilinçli olarak imtina edilmektedir. Çünkü bu anayasa birden fazla unsurdan oluşan ancak bunların tek bir metinde bir araya getirilmediği bir olguyu ifade etmektedir. Yani, “YZ Anayasası” bir metin değil, bir yaşam formudur. Öyle ki bu anayasanın içeriği çeşitli yazılı ve yazısız kaynaklarda bulunur. Bu bakımdan YZ Anayasası bir gecede önemli ölçüde değişebilir, ancak temel karakterini yüz elli yılı aşkın bir süredir korumuştur.15

İşte bu kodifiye edilmemiş anayasanın çok önemli bir parçası temel hakların güvence altına alındığı ve 1990 YZ Haklar Bildirgesidir (New Zealand Bill of Rights Act 1990) (Bildirge). Bu sıradan bir kanun değil kişi hakları ve siyasi hakları güvence altına alan anayasal nitelikte bir kanundur. Peki, YZ mahkemeleri Bildirgede güvence altına alınan haklar ile yasal düzenlemeler arasında bir uyuşmazlık tespit eder ise bu durumda ne olacak? İşte bu soru 2018’de YZ Yüksek Mahkemesinin önüne gelmiş ve Yüksek Mahkeme Bildirgenin koruduğu temel haklara aykırı yasaların bu niteliğini ilan etme yetkisine sahip olduğuna karar vermiştir.16 Dolayısıyla 2018’den beri YZ mahkemeleri zayıf da olsa bir anayasaya uygunluk denetimi yaparak temel haklarla çatışan yasaları özel olarak inceleyip bu konudaki görüşünü açıklayabilmektedir.

Bu yazının konusunu oluşturan kararda, davacı, Make It 16 Inc, oy verme yaşının on altıya indirilmesi için mücadele eden bir sivil toplum örgütüdür ve önceki iki mahkemede talepleri karşılanmamıştır. Bunun üzerine Yüksek Mahkemeye yaptıkları nihai temyiz başvurunda oy verme yaşını 18 olarak belirleyen yasal düzenlemelerin YZ Haklar Bildirgesinin yaşa dayalı ayrımcılık yasağını düzenleyen 19’uncu maddesine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.17 Davaya bakan ilk mahkeme kanunun getirdiği sınırlamanın Bildirgenin 5’inci maddesi bağlamında makul olduğuna karar verirken, bir üst mahkeme bu sınırlamanın makul olmadığına hükmetmiş ancak kanunların Bildirgeye (yani anayasaya) aykırı olduğunu ilan etmeyi konunun politik niteliğini öne sürerek reddetmiştir. Dolayısıyla Yüksek Mahkemenin ele aldığı temel sorun önceki mahkemelerin seçme yaşını düzenleyen yasa hükümleri hakkında anayasaya aykırılık ilan etmemesinin hukuka uygunluğudur.

Bildirgenin 19’uncu maddesinin atıfta bulunduğu 1993 tarihli İnsan Hakları Yasası (Human Rights Act 1993) ayrımcılığın yasak olduğu alanlardan birinin “yaş” olduğunu ve bu anlamda ayrımcılığa konu olabilecek asgari yaşın 16’yı ifade ettiğini düzenlemektedir (Human Rights Act 1993, s 21(1)(i)). Dolayısıyla seçme yaşının 18 olarak belirlenmesi ile bu yasak arasında bir ilişki kurulmasının normatif bir temeli vardır. Burada sorun kanunlardaki düzenlemelerin Bildirge’nin öngördüğü temel hakların sınırlanması ölçütlerine (sınırlamanın sınırı) uygunluğudur. Bu ölçütler Bildirge’nin 5’inci maddesinde belirlenmiştir. Buna göre Bildirgede yer alan haklar ve özgürlükler, yalnızca özgür ve demokratik bir toplumda bariz biçimde gerekçelendirilebilecek şekilde, kanunla belirlenmiş makul sınırlara tabi olabilir.

Yüksek Mahkeme kanunlarda belirlenen 18 yaş sınırını, Bildirgenin temel hakların sınırlanmasında gözetilmesi gereken ölçütleri (m. 5) bakımından değerlendirmiş ve davalının (Başsavcılık) 16 ya da 17 değil de neden 18 yaşın tercih edildiğini göstermesi gerektiğini, bu bakımdan dava konusu sınırlamanın makul olduğuna ikna olmadığını vurgulamıştır. Kanunla getirilen sınırı (18 yaş düzenlemelerini) incelerken Kanada’dan benzer konudaki bir davaya atıfta bulunan Mahkeme, YZ’nın uyuşmazlık bakımından karşılaştırılabilir diğer ülkelerden farklı olduğunu çünkü YZ hukukunda belirli bir yaştaki bireyleri ayrımcılık yasağından koruyan özel bir hüküm bulunduğunu hatırlatmaktadır. Zira 1993 İnsan Hakları Yasası (m. 21) açıkça kimi eylemlerin ayrımcılığa yol açmaya başlayabileceği bir zamanı -16 yaş- açıkça belirlemiştir. Oysa İngiltere, Kanada ve Avustralya’da yaşa dayalı ayrımcılık yasaklanmış olsa da bu ülkelerde mevzuat belirli bir yaşı tespit ederek ayrımcılığa konu yaş olgusunu tanımlamamaktadır. Dolayısıyla Mahkeme önündeki davada 16 ya da 17 yaşın neden oy vermeye ehil olmadığına dair kanıt sunulmadığını, aksine sadece neden 18 yaşın doğru sınır olduğunun açıklandığını belirtmektedir. Mahkeme m 19’a getirilen sınırlamanın makul olduğunun söylenemeyeceğine hükmetmiştir.18

Davalı, Başsavcılık, bu davanın Yüksek Mahkeme’nin yetki alanı dışında kalan anayasal boyutları olduğunu iddia etmiştir. Mahkeme ise temel haklar söz konusu olduğunda mahkemelerin bir uyuşmazlığı ele almaktan imtina edemeyeceklerini vurgulamıştır. Ayrıca davalı Bildirgenin 12’nci maddesinin 19’uncu maddeye göre öncelikle uygulanacağını, 12’nci maddenin 19’uncu maddede düzenlenen ayrımcılık yasağının bir istisnası olduğunu, dolayısıyla 18 yaşın değiştirilmesinin ayrımcılık yasağı bakımından denetlenmesinin mümkün olmadığını ileri sürmüştür 19 Mahkeme bu iddia hakkında şuna sonuca varmıştır: 12’nci madde münhasıran 18 yaşını dolduran kişilerin oy verme hakkını güvence altına almaktadır. Bu bakımdan oy verme yaşını arttırmak 12’nci maddenin ihlal edilmesine yol açarken, bu yaşı düşürmek ve daha genç bireylerin oy vermesini mümkün kılmak 12’nci maddenin ihlali anlamına gelmez. Çünkü bu durumda 18 yaş ve üzerindekilerin oy verme hakkı bu genişlemeden etkilenmez. Bir başka ifadeyle Bildirgenin 12’nci ve 19’uncu maddeleri birlikte varlıklarını sürdürebilirler, bunlar arasında bir uyumsuzluk olduğu söylenemez.20

Nihayet Yüksek Mahkeme bir hakkın sınırlanmasında, sınırlamanın sınırının aşıldığının tespit edilmesi halinde, hakkın ihlaline yol açan yasal düzenlemenin Bildirgeye (yani anayasaya) aykırı olduğunun ilan edilmesi talebini değerlendirmiştir. Mahkeme Parlamentonun seçim konusundaki kurumsal yetkisini kabul ettiğini ancak bu davanın, Mahkeme’nin olağan işlevini yerine getirmesinin engellediği anlamına gelecek kadar karmaşık bir dava olmadığını belirtmiştir. Mahkeme ayrıca davanın konusunun bir azınlığın temel haklarının korunması olduğunu, YZ hukukunda 16 yaşın ayrımcılık yasağının ayrıca ve açıkça düzenlenmiş olmasının bu yaştaki kişilere ilişkin iddialara özellikle odaklanmayı gerektirdiğini vurgulamıştır. Mahkeme bu koşullarda hukukun ne olduğunu söyleme görevini yerine getirdiğini ancak bunu yaparken, gerekli demokratik meşruiyeti sağlamak için, Parlamentonun dikkate alacağı başka konuların da olabileceğini kabul etmiştir. Sonuçta Mahkeme Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesinin önceki başkanı Lady Hale’in bir görüşüne atıfta bulunarak Bildirgeye aykırılığı ilan etmeye karar verdiğini açıklamıştır.21

Sonuçta YZ Yüksek Mahkemesi seçme yaşının on sekiz olarak belirlenmesinin ayrımcılık yasağı bakımından hukuka uygun görülemeyeceğine hükmetmiştir. Ancak YZ hukukunda bu davanın konusu hakkında son sözü söyleyecek olan, ülkenin kendine özgü anayasasının bir gereği olarak, parlamentodan başkası değildir. Çünkü Mahkemenin bir kanunu “iptal” ederek yürürlükten kaldırma yetkisi olmadığı gibi, anayasaya aykırılığın ilan edilmesi yasama organının aykırılığın sebebini düzeltmesini gerektirir. Dolayısıyla anayasaya aykırılığı ilan etme kararlarının sanılandan daha dramatik bir etkisinin olduğu belirtilmelidir.22

Elbette bu karar, insan haklarının korunmasında ulusal yargı organlarına düşen rol bakımından dikkat çekicidir. Karar, çağdaş demokrasilerin oy verme hakkı üzerindeki ortak noktası olan belirli bir yaşa erişmiş olma koşulu üzerinde artık aynı ölçüde bir uzlaşıdan bahsedilemeyeceğinin göstergesi olarak okunabilir. Öyle ki gelecekte benzer taleplerin başka ülkelerde de yargı kararlarına konu olması ya da uluslararası insan hakları mekanizmalarının önünde tartışılması mümkün olabilir. Oy hakkının yaş koşuluna bağlanması ile ilgili taleplerin seyrini ve bunların yeni uyuşmazlıklara kapı aralayıp aralamayacağını zaman gösterecek. Bu esnada ise bu kısa yazı tarihe notunu düşmüş olacak.

SUGGESTED CITATION: Yolcu, Serkan: Oy Hakkının Kullanılmasında Asgari Yaş Sorunu: Yeni Zelanda Yüksek Mahkemesi Ne Söyledi?, IHMBilkent, 2022/12/19, https://ihm.bilkent.edu.tr/blog-3

Serkan Yolcu
Serkan Yolcu

Serkan Yolcu 2007 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. 2011 yılında Uludağ Üniversitesinden kamu hukuku alanında yüksek lisans derecesi, 2018 yılında ise Ankara Üniversitesinden kamu hukuku alanında doktora derecesi aldı. İngiltere ve ABD’de ziyaretçi araştırmacı olarak bulundu. 2008-2018 arası araştırma görevlisi olarak çalıştı. European University Institute (İtalya) bünyesinde doktora sonrası araştırmacı (Max Weber Postdoctoral Fellow), İzmir Ekonomi Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalıştı. Halen Bilkent Üniversitesi Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Anayasa hukuku alanında Türkçe ve İngilizce yayınları bulunmaktadır.

  1. Bkz. Shaw v Reno 509 U.S. 630 (1993); Miller v Johnson 515 U.S. 900 (1995).[]
  2. Bkz. 31 Mart 2022 tarihli ve 7393 sayılı kanun (R.G. Tarih: 6 Nisan 2022, Sayı: 31801) ile seçim barajının indirilmesi ve seçim kurullarının dağıtılıp yenilenmesi.[]
  3. Bkz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezası nedeniyle seçilme yeterliliğini kaybetme ihtimali. (https://www.bbc.com/turkce/articles/c4n2yzp3d7vo).[]
  4. Bununla birlikte mahpusların oy hakkı sorunu AİHM nezdinde denetime tabi olmuştur. Bkz. Hirst v United Kingdom (No. 2), 74025/01 [2005] ECHR 681 (6 October 2005).[]
  5. Oregon v. Mitchell, 400 U.S. 112 (1970).[]
  6. “The right of citizens of the United States, who are eighteen years of age or older, to vote shall not be denied or abridged by the United States or by any State on account of age.”[]
  7. https://constitutioncenter.org/the-constitution/amendments/amendmentxxvi/interpretations/161 (erişim tarihi: Aralık 2022).[]
  8. David J. Bodenhamer, The U.S. Constitution: A Very Short Introduction (Oxford University Press, 2018) s. 125.[]
  9. Pildes, Richard H., “Elections”, in Michel Rosenfeld, and András Sajó (eds),
    The Oxford Handbook of Comparative Constitutional Law (2012; online edn, Oxford Academic, 21 Nov. 2012), https://doi.org/10.1093/oxfordhb/9780199578610.013.0027, accessed 27 Nov. 2022.[]
  10. Bu veriye dünya anayasalarının en kapsamlı veri tabanı olan Constitute (Comparative Constitution Project) üzerinde (https://constituteproject.org/) yapılan tarama ile erişilmiştir. Veriye Yeni Zelanda da dahildir.[]
  11. https://www.bbc.com/news/world-asia-63699786 (erişim tarihi: Aralık 2022).[]
  12. [2022] NZSC 134, https://www.courtsofnz.govt.nz/assets/cases/2022/2022-NZSC134.pdf[]
  13. https://www.theguardian.com/world/2022/nov/21/voting-age-of-18-isdiscriminatory-new-zealand-supreme-court-rules (erişim tarihi: Aralık 2022).[]
  14. Electoral Act 1993, Local Electoral Act 2001. YZ hukukunda genel seçimlerde oy verme yaşını düzenleyen hüküm nitelikli bir çoğunlukla (dörtte üç çoğunluk) değiştirilebilmektedir. Dolayısıyla bu seçim kanunu olağan kanunlardan katı bir niteliktedir. Buna karşılık yerel seçimlerle ilgili kanunda böyle bir katılık söz konusu değildir.[]
  15. Matthew S R Palmer & Dean R Knight, The Constitution of New Zealand: A Contextual Analysis (Hart Publishing, 2022) s. 1.[]
  16. AttorneyGeneral v Arthur William Taylor [2018] NZSC 104. Bu konudaki ayrıntılı bilgi için bkz. Janet McLean, “Attorney-General v Taylor: An Example of the Cautious, Incremental and ‘Common Law’ Approach to Constitutional Change in New Zealand” IACL-AIDC Blog (5 December 2019), https://blog-iacl-aidc.org/constitutional-landmark-judgments-in-thecommonwealth/2019/12/5/attorney-general-v-taylor-an-example-of-the-cautious-incrementaland-common-law-approach-to-constitutional-change-in-new-zealand.[]
  17. YZ Haklar Bildirgesinin 19’uncu maddesi şöyledir: 19 Freedom from discrimination ─ (1) Everyone has the right to freedom from discrimination on the grounds of discrimination in the Human Rights Act 1993. (2) Measures taken in good faith for the purpose of assisting or advancing persons or groups of persons disadvantaged because of discrimination that is unlawful by virtue of Part 2 of the Human Rights Act 1993 do not constitute discrimination.[]
  18. [2022] NZSC 134, para 45-57[]
  19. Bildirgenin 12’nci maddesi yasama organı için seçme ve seçilme yaşının on sekiz olduğunu düzenlemektedir.[]
  20. [2022] NZSC 134, para 36[]
  21. Mahkemenin alıntıladığı kararda Yargıç Hale şöyle yazmıştır: “Vardığım sonuç, ‘hakimlerin kişisel görüşlerini empoze etme’ meselesi değildir. Daha önce açıklandığı gibi, [yargıç olarak bizim] herhangi bir şey dayatma yetkimiz yok: bu yalnızca parlamentonun sorunudur. Yargıçlar olarak, Sözleşme [AİHS] haklarının içeriği ve işbu yasanın bunlarla uyumluluğu üzerinde yargı yetkisine ve bazı durumlarda bir yükümlülüğe sahibiz. Kişisel görüşlerimiz ise buna dahil değildir.” Regina (Nicklinson) v Ministry of Justice [2014] UKSC 38, 325.[]
  22. John Ip, Make It Consistent: The New Zealand Supreme Court, the Minimum Voting Age and the Bill of Rights, VerfBlog, 2022/12/06, https://verfassungsblog.de/make-it-consistent/ (erişim tarihi: Aralık 2022).[]
EN