Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM)’nin Dolaylı Mağdur (Indirect Victim) Kavramına Yaklaşımı
*İ.D. Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Burslu Lisansüstü Öğrencisi
Bir kişiye karşı olan bir eylem veya ihmalin bir veya birden çok kişiyi doğrudan mağdur edebilmesi gibi bu mağdurla yakın ilişkisi olan başka kişileri de dolaylı olarak etkileyebilmesi mümkündür. Aynı şekilde olayın şartları gereği doğrudan mağdurun başvuru yapabilmesi fiilen imkânsız da olabilir. Bu sebeple AİHM, kendisine ancak Sözleşme ve Protokoller ile korunan hak ve özgürlükleri ihlal edilmiş olan doğrudan mağdurun başvurabilmesi usulünü bazı durumlarda ihlalci devlet tarafından doğrudan zarar gören kişi ile Mahkemeye başvuran arasında özel bir ilişki bulunmasını yeterli bularak genişletmiş ve daha etkin hale getirmiştir.1
Mahkemeye göre, doğrudan mağdurların başvuru yapabileceklerine dair kriterin dar ve mekanik bir biçimde uygulanmaması ilkesi temelinde dolaylı mağdurlar, geniş anlamda ihlalden zarar gören diğer kişilerle ebeveynler ya da bunların yerine geçen kişiler gibi geçerli kişisel menfaati bulunanları kapsamaktadır.2 Çünkü yalnızca doğrudan mağdurların başvuru yapabileceklerinin kabulü durumunda bu kişiler fiilen veya hukuken başvuru yapamadıkları takdirde AİHS ve Ek Protokollerdeki hakların etkin korunmaması ihtimali ortaya çıkacaktır.3 Mahkeme, Sözleşmenin 35. maddesine göre verilecek olan kabul edilebilirlik kararının belli bir esneklik oranında ve sözleşmenin geneli açısından kişi hak ve özgürlüklerinin güvencesinin/teminatının etkin bir şekilde yerine getirilmesini sağlayacak şekilde uygulanması gerektiğini belirterek, mağdur kavramının otonom olduğunu atıf belirtmektedir. Bu kapsamda Mahkeme, başvuruları aşağıda kısaca değinilecek olan çeşitli gerekçelerle kabul etmektedir.4
AİHM, ölümünde veya kaybolmasında devletin sorumluluğunun bulunduğu iddia edilen bir kişinin ebeveynleri gibi yakın aile üyelerinin, ölen kişinin yasal mirasçıları olup olmadıklarına bakılmaksızın, Sözleşme’nin 2. maddesinin ihlalinden dolaylı olarak mağdur olduklarını bizzat iddia edebileceklerini kabul etmektedir.5 Bir diğer yandan, ölen ya da kaybolan bir kişinin yakın akrabasının ayrıca, Sözleşme’nin 2. maddesine ilişkin şikâyeti doğuran ölüm ya da kaybolmayla yakından bağlantılı olması koşuluyla, örneğin Sözleşme’nin 3. ve 5. maddeleri açısından ilgili adına başka şikâyetlerde bulunmasının da mümkün olduğunu kabul etmektedir.6 Ancak Mahkeme, bu husustaki Trivkanović/Hırvatistan (B. No: 12986/13, 6/7/2017) başvurusunda aksi yönde bir karar vermiş ve boşanmış bir eşin yaşamını yitiren eski eşi ile yeterli bağı bulunmadığı gerekçesiyle başvuruyu reddetmiştir 7
Mahkeme, iddia edilen Sözleşme ihlalinin, doğrudan mağdurun ölümüyle veya kaybolmasıyla yakından bağlantılı olmadığı durumlarda ise daha kısıtlayıcı bir yaklaşım benimsemiştir.8 Buna göre Nassau Verzekering Maatschappij N.V./Hollanda (B. No: 57602/09, 4/10/2019) kararında, genellikle kişinin kendi menfaatini tam anlamıyla ortaya koyabilmesi halindeki başvuru hakkının istisna tutulduğu ve bu istisna haricinde başka herhangi bir kişiye başvuru yapma hakkı tanınmadığı belirtilmiştir. Bu konuda 2, 3, 5, 8, 9 ve 14. maddelerin ihlal edildiği iddia edilen yardım edilmiş intihar yasağına ilişkin bir başvuru olan Sanles Sanles/İspanya (B. No: 48335/99, ECHR 2000-XI) kararına bakılabilir. Bu kararda Mahkeme, merhumun üvey kız kardeşi ve yasal mirasçısı olan başvuran tarafından talep edilen hakların devredilemeyen haklar kategorisine girdiğine, dolayısıyla da başvuranın ölmüş üvey erkek kardeşi adına bir ihlalin mağduru olduğunu iddia edemeyeceğine hükmetmiştir.9
Mahkeme, başvuran yakınlarının Sözleşme’nin 3. maddesine aykırı şekilde kötü muamelelere maruz kaldığına ilişkin şikâyetleri ile ilgili önüne gelen başvurularda, sadece, kötü muamelelerin başvuranların yakınlarının ölümüyle veya kaybolmasıyla yakından bağlantılı olduğu durumlarda, başvuranların mağdur sıfatı alabileceğini kabul etmiştir.10 Ancak Mahkeme, bazı hallerde, sadece ölen yakına ilişkin muameleyle ilgili olarak, şikâyetlerini sunan başvuranların mağdur sıfatının tanınmasını da kabul etmiştir. Bu hallerden ilki, başvuranların basit bir maddi menfaatin yanı sıra, iç hukukta görülen davanın başvurunun incelenmesini gerekli kılar nitelikte sonuçlanması gibi üstün bir manevi menfaate sahip olduklarını kanıtlamalarıdır. İkincisi ise önemli bir genel menfaat gibi kendilerini başvuruya mecbur bırakan başka nedenlerin bulunduğunu kanıtlamalarıdır.11
AİHM, yakın akrabalara mağdur sıfatının tanındığı ve örneğin 5, 6 ve 8. maddeler kapsamındaki şikâyetler açısından başvuruda bulunmalarına izin verildiği davalarda bu kişilerin ölmüş mağdurun suçtan aklanmasını sağlamakla birlikte kendilerinin ya da ailelerinin itibarını koruma konusunda ahlaki bir menfaat veya maddi haklarını doğrudan etkileyen maddi bir menfaat ortaya koyup koymadıklarını dikkate almıştır. Ayrıca başvuranın yerel yargılamalara katılmasının, gerekli birçok kriterden sadece biri olduğuna karar verilmiştir. Ancak bu hususta AİHM’nin başvuranın yargılamaların sonuçlanmasıyla ahlaki açıdan veya başka zorlayıcı herhangi bir sebepten ötürü menfaati olmaması nedeniyle, sadece iç hukukta kendisine merhum kişinin mirasçısı olarak haksız fiil yargılamalarına müdahil olmasına izin verilmesinden dolayı mağdur olarak değerlendirilemeyeceğine hükmettiği bir kararı da bulunmaktadır. (Kaburov/Bulgaristan (k.k.), B. No: 9035/06, 19/6/2012, §§ 57-58) Mahkeme, genellikle yukarıdaki kriterleri kümülatif olarak ele almış ve bu yöndeki Akbay ve diğerleri/Almanya (B. No: 40495/1, 15/1/2021) kararında dolaylı mağdurluğa ilişkin içtihadını kümülatif olarak açıklamıştır. Kararda Mahkeme, yakın akrabaların başvuruda bulunma hakkının olup olmadığına ilişkin değerlendirmesini elindeki başvurunun tüm koşullarını göz önünde bulundurarak yaptığını belirterek, detaylı değerlendirmesinin ardından başvurucunun dolaylı mağdur olarak başvuru hakkının olduğuna hükmetmiştir.12
Ayrıca Mahkemeye göre aile üyeleri, yakınlarının maruz kaldığı insan haklarına ilişkin ağır ihlallerden kaynaklanan bir durum sebebiyle, Sözleşme’nin 3. maddesine aykırı bir muameleyle ilgili olarak dolaylı mağdur sıfatının yanı sıra, doğrudan mağdur sıfatını da haiz olabilirler.13
AİHM’ye göre yakın akrabalar ayrıca bazı koşullarda, yaşayan bir aile üyesini doğrudan etkileyen bir ihlal sebebiyle dolaylı mağdur olduklarını iddia edebilirler. Örneğin Mahkeme, Belli ve Arquier-Martinez/İsviçre (B. No: 65550/13, 11/12/2018) kararında bir annenin idrak yetisi olmayan engelli kızının vasisi olarak, tedavi gören kızının bir ayrımcılığa maruz kaldığı iddiasıyla iç hukukta dava açmış olması sebebiyle, bu ayrımcılıktan dolaylı olarak mağdur sıfatını haiz olduğuna hükmetmiştir.14
Şirketler ile ilgili şikayetler ile ilgili olarak ise AİHM, bir kişinin, bir şirketin hissedarı ve/veya yöneticisi olsa bile, taraf olmadığı davalarda haklarının ihlal edildiğinden şikayet edemeyeceğini kabul etmiştir.15
Bir şirketin hissedarları tarafından açılan davalar söz konusu olduğunda (özellikle 1 No’lu Protokol’ün 1. Maddesi uyarınca), AİHM, başvurucular tarafından getirilen, hissedarların hissedar olarak haklarını etkileyen tedbirler ve hisse sahibi oldukları şirketleri etkileyen işlemler hakkındaki şikayetler arasında bir ayrım yapmanın çok önemli olduğunu tespit etmiştir. İlk grupta, hissedarların kendileri Sözleşme’nin 34. Maddesi anlamında mağdur olarak kabul edilebilirler.16 İkinci grupta ise genel ilke, şirketlerin hissedarlarının, Sözleşme’nin 34. maddesi anlamında, şirketlerini etkileyen fiil ve tedbirlerin mağduru olarak görülemeyeceğidir. Mahkeme, başvurucuların mağduriyetlerinin yalnız iki tür durumda haklı olarak nitelenebileceğini kabul etmiştir. Birincisi, şirket ve onun hissedarları birbirleriyle o kadar yakından özdeşleşmiştir ki, aralarında ayrım yapmak imkansızdır. (Ankarcrona/İsveç, B. No: 35178/97, ECHR 2000-VI) İkincisi ise yalnızca istisnai durumlarda şirket ve hissedarların mağdur sıfatlarının birleşmesidir. (Albert ve diğerleri/Macaristan [BD], B. No: 5294/14, 7/7/2020 §§ 124, 135-145). Bu bağlamda, bir şirketin tüzel kişiliğinin göz ardı edilmesi, yalnızca “istisnai durumlarda”, özellikle de şirketin davayı kendi adına Mahkeme önüne getirmesinin imkânsız olduğunun açıkça ortaya konduğu durumlarda haklı gösterilebilir. Başvuranların, hissedarlar olarak, şirketi etkileyen bir konuyu takip etmelerinin bu gibi nedenlerle haklı olduğu konusunda Mahkeme’yi ikna edebilmeleri için, şirketin başvuruda bulunmasının fiilen imkânsız olduğunu gösteren ikna edici gerekçeler sunmaları gerekir. Mahkeme, ancak bu durumda şirket adına şikayette bulunmalarına izin verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.17
Sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili olarak ise AİHM, çıkarları tehlikede olmayan derneklerin, üyelerinin veya bazılarının çıkarları tehlikede olsa bile mağdur statüsünü haiz olmadığını belirtmiştir. Ayrıca, dernekler yalnızca mağdur olduğu iddia edilen kişilerin haklarını savunmak amacıyla kurulmuş olsalar dahi sivil toplum kuruluşlarına mağdur statüsü verilmemektedir.18 Ancak Mahkeme, belirli koşullarda sivil toplum kuruluşlarının, başvurucu olan üyeleri yerine başvurucuların çıkarlarını savunmak için ulusal yargılamalara katılabileceğini ve taraf olabileceğini belirtmektedir. Bu durum ulusal yargılamalarda bizatihi davaya taraf olmamış olan başvurucuların mağdur sıfatını haiz olmalarına engel değildir.19
Nihayetinde AİHM, dolaylı mağdurlara ilişkin yaklaşımını bazı hususlardaki istisnalar haricinde tüm gerçek ve tüzel kişiler açısından geniş tutmaktadır. Yani Mahkeme, AİHS ve Ek Protokoller çerçevesinde korunan temel hak ve özgürlükleri mümkün olduğunca koruma ve bu hak ve özgürlüklerin ihlalini giderme amacına hizmet edecek şekilde, dolaylı mağdurların başvurularını da mümkün olduğunca kabul etmektedir. Mahkemenin AİHS ve Ek Protokollerle korunan temel hak ve özgürlükler lehine olan bu yaklaşımının, temel amacı Avrupa kıtasında insan hakları alanında gelişmiş bir entegrasyon olan Avrupa Konseyi’ne üye devletler açısından, bir avantaj sağladığı da savunulabilir. Zira AİHM yargılamaları ve kararları ile bağlı olan üye devletler, dolaylı mağduriyet ve hak ihlalleri açısından da vatandaşları lehine bir tutum sergilemeye yönelmektedir.
SUGGESTED CITATION: Özyurt, Barkın: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM)’nin Dolaylı Mağdur (Indirect Victim) Kavramına Yaklaşımı, IHMBilkent, 2023/01/02, https://ihm.bilkent.edu.tr/blog-4.
- Baysal, Mustafa. “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Bireysel Başvuruda Mağdur Kavramı”, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluşunun 70. Yılı (sayfa 193-233) , 9 Temmuz 2015, s.212; Poroy, Mehmet Akif. “İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararları Işığında Başvurucu Ve Mağdurluk Statüsü”, TBB Dergisi, Sa.66, Y.2006, s.125-126[↩]
- Baysal, a.g.m., s.212[↩]
- Baysal, a.g.m., s.212[↩]
- Baysal, a.g.m., s.213; Poroy, a.g.m., s.126[↩]
- European Court Of Human Rights Practical Guide on Admissibility Criteria, Updated on 31 August 2022, Bağlantı: https://www.echr.coe.int/Documents/Admissibility_guide_ENG.pdf , Erişim Tarihi: 21.12.2022, p.12; Bu husustaki kararlar için bkz. Van Colle/Birleşik Krallık, B. No: 7678/09, 29/04/2013, § 86; Tsalikidis ve diğerleri/Yunanistan, B. No: 73974/14, 16/02/2018, § 64; Kotilainen ve Diğerleri/ Finlandiya, B. No: 62439/12, 12/12/20202, § 51-52.[↩]
- Bu husustaki kararlar için bkz. Khayrullina/Rusya, B. No: 29729/09, 19/03/2018, § 91-92; Magnitskiy ve Diğerleri/Rusya, B. No: 32631/09 ve 53799/12, 27/11/2019, § 278-279; Ayrıca bu husustaki yakınlık ilişkilerinden, evli çiftler için bkz. McCann ve diğerleri/Birleşik Krallık [BD], B. No: 18984/91, 27/09/1995, Salman/Türkiye [BD] B. No: 21986/93, 27/06/2000; evli olmayan çiftler için bkz. Velikova/Bulgaristan (k.k.), B. No: 41488/98; ebeveynler için bkz. Ramsahai ve diğerleri/Hollanda [BD], B. No: 52391/99, 15/05/2007; Giuliani ve Gaggio/İtalya [BD], B. No: 23458/02, 24/3/2011; kardeşler için bkz. Andronicou ve Constantinou/Kıbrıs, B. No: 86/1996/705/897, 9/10/1997; çocuklar için bkz. McKerr/Birleşik Krallık, B. No: 28883/95, 4/8/2001; yeğenler için bkz. Yaşa/Türkiye, B. No: 63/1997/847/1054, 2/9/1998; ölen eski kocasıyla yeterli bağı olmadığı düşünülen boşanmış bir eş için bkz. Trivkanović/Hırvatistan, §§ 49-50; amca ve kuzenler için bkz. Fabris ve Parziale/ İtalya, B. No: 41603/13, 19/3/2020, § 37-41.[↩]
- European Court Of Human Rights Practical Guide on Admissibility Criteria, p.12.[↩]
- Bu husustaki kararlar için bkz. Karpylenko/Ukrayna, B. No: 15509/12, 11/2/ 2016, § 104; A ve B/Hırvatistan, B. No: 7144/15, 20/6/2019, § 88-91.[↩]
- European Court Of Human Rights Practical Guide on Admissibility Criteria, p.13; Ayrıca sözleşmenin çeşitli diğer maddeleri ile ilgili şikayetler için şu kararlara bakılabilir: Biç ve diğerleri/Türkiye, B. No: 55955/00, 2/2/2006; Fairfield/Birleşik Krallık, B. No: 24790/04, ECHR 2005-V; Rõigas/Estonya, B. No: 49045/13, 12/9/2017, § 127, Jakovljević/Sırbistan, B. No: 5158/12, 13/10/2020, §§ 29-30.[↩]
- Bu husustaki kararlar için bkz. Karpylenko/Ukrayna, § 105; Dzidzava/Rusya, B. No: 16363/07, 20/12/2016 § 46.[↩]
- Bu husustaki kararlar için bkz. Boacă ve diğerleri/Romanya, B. No: 40355/11, 12/1/2016, § 46; Karpylenko/Ukrayna, § 106; ayrıca bkz. Stepanian/Romanya, B. No: 60103/11, 14/6/2016, §§ 40-41; Selami ve diğerleri/Eski Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti, B. No: 78241/13, 1/3/2018, §§ 58-65; European Court Of Human Rights Practical Guide on Admissibility Criteria, p.13.[↩]
- European Court Of Human Rights Practical Guide on Admissibility Criteria, p.14.[↩]
- Bu husustaki kararlar için bkz. Janowiec ve diğerleri/Rusya [BD], B. No: 55508/07 ve 29520/09, 21/10/2013, §§ 177-181 ve Selami ve diğerleri/Eski Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti, §§ 54-56; European Court Of Human Rights Practical Guide on Admissibility Criteria, p.14.[↩]
- European Court Of Human Rights Practical Guide on Admissibility Criteria, p.14.[↩]
- Bu husustaki kararlar için bkz. Agrotexim ve diğerleri/Yunanistan, Series A no. 330-A, 24/10/1995, §§ 64-71; Centro Europa 7 S.r.l. ve Di Stefano/İtalya [BD], B. No: 38433/09, ECHR 2012, § 92; European Court Of Human Rights Practical Guide on Admissibility Criteria, p.14.[↩]
- Bu husustaki kararlar için bkz. Olczak/Polonya B. No: 30417/96, ECHR 2002-X (extracts), §§ 57-62; Albert ve diğerleri/Macaristan [BD], B. No: 5294/14, 7/7/2020, §§ 126-134; Project-Trade d.o.o./Hırvatistan, B. No: 1920/14, 19 /11/2020, §§ 44-47; Papachela ve Amazon S.A./Yunanistan, B. No: 12929/18, 3/12/2020, §§ 37-41.[↩]
- European Court Of Human Rights Practical Guide on Admissibility Criteria, p.14.[↩]
- Bu husustaki kararlar için bkz. Nencheva ve diğerleri/Bulgaristan, B. No: 48609/06, 18/6/2013, § 90 ve § 93; Kalfagiannis ve Pospert/ Yunanistan, B. No: 74435/14, 9/6/2020, §§ 49-51; Yusufeli İlçesini Güzelleştirme Yaşatma Kültür Varlıklarını Koruma Derneği/Türkiye, B. No: 37857/14, 7/12/2021, §§ 42-44; Genderdoc-M ve M.D/Moldova Cumhuriyeti, B. No: 23914/15, 14/12/202, §§ 25- 26.[↩]
- Bu husustaki kararlar için bkz. Gorraiz Lizarraga ve diğerleri/İspanya, B. No: 62543/00, ECHR 2004-III, §§ 37-39; Centre of Societies for Krishna Consciousness in Russia ve Frolov/Rusya, B. No: 37477/11, 23/11/2021, § 30; Beizaras ve Levickas/Litvanya, B. No: 41288/15, 14/1/2020, §§ 78-81; Thibaut/Fransa, B. No: 41892/19, 14/6/2022, §§ 26-31; European Court Of Human Rights Practical Guide on Admissibility Criteria, p.14-15.[↩]